28 Mart 2012 Çarşamba

oyunun tarihçesi

Oyun, canlıların var olmasıyla başlamıştır. Hayvanların da oyun oynadıklarını
düşünmek garip gelebilir. Ama etrafımızdaki hayvanları izlediğimizde onların oynadıkları oyunları görebiliriz. İki köpeğin birbirini kovalaması, birinin diğerini yakalayınca yere yatırması ve bütün bunları yaparken de değişik sesler çıkarmaları, yaptıkları eylemin oyun olduğunu ve bu işten zevk aldıklarını gösterir.

İnsanoğlunun ataları, çevrelerinde gördüklerini taklit ederek, yaptıklarını hareketlerle birbirlerine anlatarak farkında olmadan oyunu yaratmışlardır. Avını avlayan insan, avını nasıl avladığını taklitlerle diğer insanlara anlatmıştır. Bu hareketler, zamanla bilinçli yapılan büyüsel, dinsel törenlere dönüşmüş ve oyun bu aşamada kültürel bir özellik kazanmıştır.

Büyüklerin avlarını nasıl avladıklarını anlatırken onları izleyen çocuklar, büyüklerin yaptıklarını günlük yaşamlarında taklit etmişler ve büyüklerine özenerek benzer hareketleri yapmaya başlamışlardır. Bu tür oyunlar, çocuklar tarafından nesilden nesile geliştirilerek aktarılmış ve bugünkü oyunları oluşturmuştur. Sopalarla ve taşlarla yere konan bir hedefi vurmak, çeliğe vurup uzağa götürmek, saklambaç oyunlarında saklanan oyuncuyu arayan
ebenin, sakladığı yerden ebeden önce kaleye gelmeye çalışan oyuncunun hal ve hareketleri ilkel insanların avcılık sırasında yaptığı hareketlerin benzeri gibidir.
Çocuk oyunları içerisinde taşla ve aşıkla ( koyun ve keçi gibi hayvanların arka ayak diz bölgesinden çıkan kemiklerle) oynanan oyunları genelde en eski oyunlar olarak kabul edilmektedir.

Arkeologlar, yaptıkları kazı ve araştırmalarda bu oyunları anlatan kabartmalar ve mağara resimleri bulmuşlardır. British Museum’da bulunan ve İ.Ö. 800 yıllarında topraktan yapılmış bir heykel, iki kızı aşık oynarken göstermektedir. Eski Mısır’da bulunan Orta Krallık dönemi duvar resimlerinde ise oyun tahtası üzerinde oynanan oyunlar, sıçrama oyunları, yine İ.Ö. 2600 yılında Mısır’da Ak-hor mezarında bulunan duvar resminde bir kız,el vuruşma oyunu oynarken gösterilmektedir. Yunan çömlek resimlerinde tavlaya benzer bir oyuna rastlanmıştır. Ayrıca aşık, sopayla çember sürme, topaç ve top oyunları oynandığına dair resimler bulunmuştur. Girit Uygarlığı’nın kalıntılarında da bebeklere, minyatür ev eşyalarına rastlanmıştır. Komşu uygarlıklardaki bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Anadolu’da yaşayan uygarlıklara ait birçok mezar taşında da çocuk yaşantısıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Maraş’ta Genç Hitit Dönemi’ne ait aşık kemiği ve kırbaçla oynayan çocuk resimlerine rastlanmaktadır.


Türklerdeki oyunlarla ilgili yazılı bilgileri Dede Korkut Hikâyeleri’nde bulmak
mümkündür. Diğer önemli bir kaynak ise Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eseridir.Daha sonraki yıllarda çocuk oyunları nesilden nesile aktarılarak ve zenginleşerek günümüze kadar gelmiştir. Doğal olarak çocukların ilk dönemlerinden sonraki oyunları zihinsel gelişimle paralel olarak biçim değiştirmekte, zekânın ürünü olmaktadır. Uygarlık gelişiminin bilim, sanat, mimari gibi pek çok alanda gelişme göstermesi çocuk oyunları ve
oyuncaklarına da yansımıştır.





 http://www.frmtr.com/tarihce-ansiklopedisi/3262140-oyun-tarihcesi.html sayfasından alınmıştır.

okul öncesinde oyun örnekleri

UYKUCU HOROZ
Tüm çocuklar yumurta olup, yere otururlar. Uyur gibidirler ve gözlerini açmazlar. Öğretmen tek tek başlarına dokunur. Başına dokunulan çocuk, sessizce kalkar ve öğretmenin peşinden gelir. Son çocuk kalana kadar, öğretmen çocukların başlarına dokunarak kaldırır. Sona kalan çocuğun etrafında sessizce halka olunur. Ve birden, “uykucu horoz, uykucu horoz kalk artık!” diye bağırırlar. Uykucu horoz arkadaşlarını yakalamaya çalışır.

MİKROP

Sayışmacayla seçilen çocuk mikrop olur. Arkadaşlarına dokunarak onlara hastalık bulaştırmaya çalışır. Diğerleri de mikroptan kaçmaya çalışırlar. Hastalık kapan çocuk, hasta rolü yaparak yere oturur. En sona kalan çocuk diğer oyunda mikrop rolünü alır.


ÇORAPLAR - AYAKKABILAR
Sınıf iki eşit gruba ayrılır. Oyun alanının bir başına ve bir de sonuna ikişer daire çizilir. Çocuklar çoraplarını çıkarıp ilk daire içine koyarlar. İkinci dairenin içine de ayakkabılarını koyarlar. Yarışma başlayınca çocuklar sırayla ilk önce ilk daireye giderek çoraplarını, ikinci daireye giderek ayakkabılarını doğru bir şekilde giyerek, sıranın arkasına geçer, yerini arkadaşına bırakır. Oyun her çocuk yarışana kadar devam eder.


DUDAK OKUMA
Çocuklar öğretmeni rahatlıkla görebilecekleri biçimde otururlar. Öğretmen ses çıkarmadan sadece dudaklarını oynatarak bir şeyler söylerken çocuklar da öğretmenin ne söylediğini anlamaya çalışırlar.


NE SESİ?

“Ne sesi?” oyunu için masalara geçilip, sandalyelere oturulur. Çocuklar gözlerini, masaya yatarak kapatırlar. Bu sırada, onlara çeşitli sesler dinletilir. (Anahtar sesi, alkış, tef, kapı açma vb.) Bu seslerin neye ait olduğunu tahmin etmeleri istenir. Sesler hızlı yavaş, ince–kalın vb. şekillerde çıkarılarak, oyun zenginleştirilir. 


BÜYÜ-KÜÇÜL
Öğretmen “büyü büyü büyü” dedikçe çocuklar bedenleriyle büyürler, “küçül küçül küçül” dedikçe bedenleriyle en küçük hali alırlar.


MEKTUP VAR 

Çocuklar halka olurlar ya da dağınık biçimde yerleşirler. Bir ebe seçilir. Ebe, elindeki zarfla halka dışında dönerek**“mektup var, mektup var “**diye bağırır. Zarfı bir arkadaşının arkasına bırakır. Arkasına zarf bırakılan çocuk, “postacı, zarfını düşürdün!” der ve yağ satarım oyunundaki gibi kovalamaca başlar.


ŞAPKA

Çocuklar halka olurlar. Bir şapka müzik eşliğinde kafadan kafaya dolaşır. Müzik durduğunda şapka kimdeyse bir şarkı söyler.


YUVARLANMA 

Çocuklar 3-4’lü gruplara ayrılarak, halı üzerinde yuvarlanmaları söylenir. Oyun başlangıcında onlara “Şimdi kendinizi bir lastik top olarak düşünün ve sizi birisi yuvarlıyor” ifadesi kullanılarak oyuna başlanır. Oyun bitiminde çocuklara sorular yöneltilip(top gibi yuvarlanırken neler hissettin, seni kim yuvarlıyordu, nereye gidiyordun, nasıl bir toptun, hangi renkteydin? vb.) duygu ve düşünceleri dinlenir. 


SU TAŞIMA YARIŞI

Sınıf iki gruba ayrılır. Her gruba bir bardak ve kova verilir. Sıra ile bardakları doldurup, karşıdaki kovaya boşaltmaları söylenir. Kovasını ilk dolduran grup, oyunu kazanır


BONCUK TOPLAMA 

“Boncuk Toplama” oyununda çocuklar ikili eş yapılır ve ellerine birer plastik bardak verilir. Halı üzerine renkli boncuklar serpiştirilir. Çocuklar boncukları toplayıp, bardağa koyarlar. Bardağını boncukla ilk dolduran, oyunu kazanır.


MISIR PATLATMA 

Çocukların halka olup, yere çömelmeleri istenir. Öğretmen mısır patlatmak için yapılan işlemleri hikâyeleştirerek anlatır. Çocuklar da anlatılanları, hareketlerle gösterirler. Mısırlar patlamaya başladığında öğretmen “pat” diyerek, ayağa kalkar ve çocukların da aynı şekilde ayağa kalkması söylenir. Öğretmen bazen onları yanıltmak için “pat” demeden ayağa kalkar. Öğretmenle birlikte ayağa kalkanlar, yanıldıkları için oyun dışı kalırlar. 


GÖRMEDEN GÖZLÜK TAKMA

Büyükçe bir adam başı çizilir. Çocuklara bu adamın iyi göremediği ve gözlüğe ihtiyacı olduğu belirtilir ve hazırlanmış gözlük resmini uygun şekilde yerleştirmeleri istenir. Çocuklar sıra ile gelirler ve gözleri kapalı olarak, resme gözlük yerleştirmeye çalışırlar. Arkadaşları da sözel yönergelerle ona yardımcı olurlar. 


1, 2, 3, 4, BOM! 

Çocuklardan 1–10 arası sayıları sayarken**5 ve 10 yerine “bom” demeleri istenir. Her çocuk sayı saymaya teşvik edilir, gerekli durumlarda yardım edilir. 


KİM YOK OYUNU

Çocuklar yere oturtulur. İçlerinden birini ebe seçerler. Ebe başını öğretmenin kucağına koyar, gözlerini yumar. ( çocuk gözünü, bir başka yerde de yumabilir ) Öğretmen, ebeye sezdirmeden, bir çocuğu işaretle dışarıya çıkartır. Ebe gözlerini açar; Öğretmen ebeye "Kim yok ?" diye sorar. Çocuk bilirse ebelikten kurtulur. Adı bilinen çocuk ebe olur. Ebe, üç ad saydığı halde bilemezse yeniden ebe olur, yumulur. 



Kaynak: http://www.cerezforum.com/etkinlikler/34026-cocuklar-icin-oyun-ornekleri.html#ixzz1qOm5wYvb sayfasından alınmıştır.

oyunun sınıflandırılması

Çocuk oyunlarını genel olarak;
A- Oynama zamanlarına göre;
1- Gündüz oynanan oyunlar
2- Gece oynanan oyunlar
3- Hem gündüz hem gece oynanan oyunlar
4- Belirli mevsimlerde, aylarda, günlerde oynanan oyunlar
B- Oynanma yerlerine göre;
1- Açık alanlarda oynanan oyunlar
2- Kapalı alanlarda oynanan oyunlar
3- Hem açık hem kapalı yerlerde oynanan oyunlar
C- Oynayanların cinsiyetlerine göre;
1- Erkekler tarafından oynanan oyunlar
2- Kızlar tarafından oynanan oyunlar
3- Karışık oynanan oyunlar
D- Oyun içinde kullanılan araçların türüne göre;
1- Taşla oynanan oyunlar
2- Topla oynanan oyunlar
3- Değnekle oynanan oyunlar
4- İple oynanan oyunlar
5- Aşık, bilye, ceviz, badem vb. şeylerle oynanan oyunlar
6- Oyuncaklarla oynanan oyunlar
7- Hiçbir araç kullanılmadan oynanan oyunlar
olarak da ayırabiliriz.
Oyunun Özellikleri
Oyun üzerine geniş araştırmaları olan araştırmacılar oyunun birçok temel özelliklerinin olduğunu belirtmişlerdir:
1- Oyun özgür bir eylemdir.
İnsanlar oyun oynamaya kendi kendilerine karar verirler. Bir başkasının dayatması sözkonusu olmaz. Olduğu taktirde oyun, oyun olmaktan çıkar. Yükümlülük haline gelir. Oyuncu zoraki girdiği oyunu bir angarya olarak görür, zevk alması sözkonusu olmaz. Anne-babasının arkadaşlarının diretmesiyle oyuna giren çocuk uyumsuzluklar gösterir. Yetişkinler için de aynı şey sözkonusudur
Oyun ortamı çocuğun en özgür olduğu ortamdır. Oyun kurallarına uyduğu, oyunun ciddiyetini bozmadığı, oyunbozanlık yapmadığı sürece oyun içinde, müdahale sözkonusu değildir. Düşüncelerini duygularını oyun içerisinde kurallara uygun olarak açıklayabilir. Her ne kadar oyun ciddi bir eylemse de katılanın zevk alması esastır.
2- Oyun ciddi bir eylemdir.
Oyun eğlenmek, zevk almak amacıyla oynandığı halde bir ciddiyet sözkonusudur. Kurallara uymak, başkasının hakkına saygı göstermektedir.Oyun oynayan çocuk ciddi bir iş yaptığı bilincini taşımaktadır. Bir başkasının müdahalesi bu ciddiyeti, oyunun, çocuğun büyülü dünyasını bozmaktadır. Oyun çocuk için gerçek yaşamın bir parçasıdır ama büyülü bir parçasıdır. Çocuk oyundaki nesneleri gerçek yaşamdaki varlıklar olarak nitelendirir. Atçılık oyununda bacaklarının arasına aldığı sopa onun atıdır. Kendisi de hem at hem binicidir. Arabacılık oynayan çocuk hareketleriyle, ses taklitleriyle kendisini arabasının yerine koymaktadır. Başkası tarafından yapılan küçük bir müdahale onu hayal dünyasından koparır.
3- Oyunlar oynayıp bitirildikten sonra aynı şekilde yeniden oynanır.
Bu da oyunun tekrarlanabilmesi özelliğini göstermektedir. Tekrarlarda herhangi bir değişiklik sözkonusu değildir. Örneğin Körebe oyununda gözü bağlanan oyuncu diğer arkadaşlarından birini yakaladığı zaman onun gözü bağlanarak oyuna yeniden başlanır ve aynı şekilde sürdürülür. Ta ki bütün oyuncular kendi istekleriyle bu oyundan vazgeçinceye kadar tekrarlar devam eder.
4- Oyunlar başlar, bilinen kuralları çerçevesinde sürdürülür ve biter.
Her oyunun bitiş süresi vardır. Bu süre tekrarlarla oyuncuların isteğine göre son bulur. Bir oyun bittiğinde başka oyuna geçilebilir. Grup oyunlarının bitiş süresi genellikle bir grubun oyuncularının diğer grubun oyuncularını safdışı bırakmasıyla, aşık, bilye, badem, ceviz, taş vb. şeylerle oynanan ütmeli oyunlarda ise bir veya birkaç oyuncunun elindeki eneklerinin bitmesiyle son bulur. Her oyunun başlangıcından itibaren yavaş yavaş temposu artar ve belirli bir gerilime ulaşır. Bu gerilim oyun içerisinde iniş çıkışlar gösterir, gerilim sona erdiği an oyunda bitmiş olur. Çünkü gerilimin bitmesi oyundaki heyecanı azaltır, zevk alma duygusunu yavaş yavaş yok eder. Oyun zevk almaktan çıkmaya başladığında hemen bırakılır.
5- Oyunlar belli bir mekanda oynanır.
Bu mekanlar açık ve kapalı mekanlar olabilir. Oyunun özelliğine göre oyun mekanları seçilir. Özellikle kırsal kesim çocukları oyun mekanları konusunda kent çocukları kadar sıkıntı çekmemektedirler. Boş alanların çokluğu çocukların dış mekanlarda daha rahat ve müdahalesiz oynamalarına olanak sağlamaktadır. Kent çocukları ise kent planlamalarındaki bilinçli ve bilinçsizce yapılan yanlışlıklar sonucu oyun alanları yönünden sıkıntı çekmektedir. Ayrıca kent yaşamının getirdiği tehlikeler çocukları evlerinde oynamaya itmektedir. Ama apartman yaşamının güçlüğü çocukların ev içerisinde oynamasına da engel teşkil etmektedir. Komşuların rahatsız olmaması için anne ve babaların oyun oynayan çocukları sürekli ikazları onlarda gerilim yaratmakta, huzursuz etmektedir.
6- Her oyunun kendine göre kuralları vardır ve bu kurallara uygun olarak oynanmak zorundadır.
Kurallar genelde önceden konulmuştur. Oyunun yasası biçimindedir. Kurallar bozulduğunda oyun oyun olmaktan çıkar. Oyun içerisinde bu kurallara uymayan hoş karşılanmaz, affedilmez, mazereti geçerli sayılmaz ve hemen oyundan atılır. Çünkü oyunbozanlık, mızıkçılık yapan çocuk oyunun büyülü dünyasını bozar.
7- Oyunda mutlaka gerilim vardır.
Özellikle aşık, bilye, zar, tavla oyunlarında bu gerilim zaman zaman çoğalır. Grup oyunlarında da kazanma hırsı gerilimi yaratır. Oyunlarda oyuncu bir çaba harcar. Bu çaba başarılı olmak için gösterilen bir çabadır. Başarılı olan kişi veya grup daha çok zevk alır, sevinç duyar. Beşiğinin üstünde asılı duran çıngırağı tutabilmek için, yeni emeklemeye başlayan çocuğun yerdeki topu almak için hırslanması, onun bir gerilim içerisine girdiğini gösterir. Çıngırağı tutmasının, topu yakalamasının ardından gösterdiği sevinç, harcadığı çabanın sonunda gelen başarının sevincidir. Grup oyunlarında kazanan çocuğun sevinci emekleyerek topu yakalayan küçük çocuğun sevincinden farksızdır. Çünkü sonuçta bir başarı vardır.
8- Her oyunda bir ritim ve uyum sözkonusudur.
Oyun başlar, gittikçe çabukluk ve hız kazanır. Çabukluk ve hızda inişler ve çıkışlar olur. Bu iniş ve çıkışlar hem oyunun oynanışında hem de oyuncuların geriliminde görülür. Özellikle ezgili oyunlarda söz ve hareketlerin uyumu sözkonusudur. Bu uyum oyuncunun vücut organlarının birbirine ritmik uyumunu sağlar.

Kaynak: http://www.cerezforum.com/anne-cocuk-sagligi/89159-cocuk-oyunlarinin-siniflandirilmasi.html#ixzz1qOliw1ec sayfasından alınmıştır.

oyunun çocukların gelişimine etkisi nedir?

Oyun çocuğun her yönden gelişimine olumlu yönde etki etmektedir. Çocukların oynamalarına yasak getirmek, kısıtlama getirmek çocuğun gelişimine köstek olma anlamını taşır. Özellikle küçük yaştaki çocukların ev eşyalarıyla oynaması anne-babalar tarafından yasaklanmaya çalışılır. Oysa bu yaştaki çocuklar bir nesneye bilerek zarar vermezler. Verilen zararlar bilinçsizce verilen zararlardır. Eşyaları düşürüp kırdığında, çizdiğinde bilerek yapmamaktadır. Bu nedenle çocukların oyun oynamaları engellenmemelidir. Her oyunda gelecek için yapılan bir hazırlık göze çarpmaktadır. Bir çocuğun herhangi bir oyuna yaklaşım biçimi, seçtiği ve önem verdiği oyunlar, çocuğun çevresi karşısındaki tavrını, çevresi ile ilişkilerini ve başka insanlarla kendisi arasında nasıl bir bağlantı kurmuş olduğunu dile getirmektedir. Çocuğun geleceğe dönük yönünü oyunlarıyla tanırız. Çünkü çocuk oyunda kendini ifade edebilme imkanı bulur. “Oynamayan tay at olmaz” özdeyişi, çocuklar için oyunun ne kadar önemli olduğunu çok güzel ifade etmektedir. Bu nedenle gürültü yapıyor, kırıp döküyor, elbiselerini kirletiyor gibi nedenlerle çocuklarımızın oyunlarına engel olmamalıyız. Oyunların çocuğun gelişimi üzerindeki etkilerini şu ana başlıklar altında açıklayabiliriz:
  • Sosyal Gelişimine Etkisi
  • Psikolojik Gelişimine Etkisi
  • Fiziksel Gelişimine Etkisi
  • Dil Gelişimine Etkisi
  • Zeka Gelişimine Etkisi
Oyunun Çocuğun Sosyal Gelişimine Etkisi
Birey, oynamak için bir başkasının veya toplumun zorlamalarını beklemez. Oyun oynamaya kendi özgür iradesiyle karar verir, yine kendi özgür iradesiyle bitirir. Oyunun bu özelliği çocuğa ileri ki yaşlar için kendi başına karar verme alışkanlığını kazandırır. Başkalarının vereceği kararlarla hareket etme duygusunu geliştirir. Oyun içerisindeki çeşitli ataklar gerilemeler, çekilmeler vs. o an içerisinde vereceği kararlardır. Bu kararlar ileri ki yaşlarda hangi durumlarda nasıl karar vermesi gerektiğini kavramasına yardımcı olur. Çocuk oyunları, çocuklar arasında iletişimin sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olur. Oyunlarda çocuk aile bireylerinin dışında yeni insanlarla tanışma ortamı bulur ve onlarla bir arada karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamanın gereğini öğrenir. Arasıra pürüzler çıksa da bu pürüzler yine çocukların kendi gayretleriyle giderilir. Ergenlik dönemindeki bazı oyunlar bu yaştaki kız ve erkek çocukların birbirlerini yakından tanımalarına ve ileri ki yaşamlarında birlikteliklerine katkıda bulunur. Örneğin baharın gelişini kutlamak için Anadolu’nun pekçok yöresinde salıncaklar kurulur. Bu salıncaklarda genç kızlar ve genç erkekler sallanarak birbirlerine karşılıklı maniler söylerler. Çoğu zaman bu maniler onların birbirlerine olan ilgilerini dile getirir. Aralarında iletişim kurulur ve bu iletişim onların hayatlarını birleştirmelerine de yardımcı olur. Oyun çocuklarda özgür düşünme yetisinin gelişimini sağlar. Çünkü kişi oyun oynamaya kendi karar verir, zorlama yoktur, oyun içerisinde de kurallar çerçevesinde düşünce ve duygularını rahatlıkla açıklar. Evcilik oynayan küçük çocuklar her ne kadar büyüklerine öykünüp onları taklit etmeye çalışsalar da davranışlarında bir özgürlük vardır, aileyle ilgili kendi düşüncelerini rahatlıkla uygulayabilirler. Oyun ortamında müdahale yoktur, problemler yine çocuklar arasında tartışılarak çözülür. Oyunlardaki bu özgür ortam, çocuğun büyüdüğünde kişilikli, düşüncelerini başkalarına zarar vermeyecek şekilde özgürce ifade eden, toplumla uyum ve barış içinde yaşamasını, gereğinde toplumu da yönlendiren bir kişi olmasını sağlar.

Oyunun Çocuğun Fiziksel Gelişimine Etkisi
A-) Kuvvet
1-) İnsanın temel özelliğidir.Bunun yardımıyla bir kütleyi hareket ettirir,bir direnci aşar veya ona karşı koyabilir.
2-) Bir dirençle karşı karşıya kalan kasların kasılabilme ya da bu direnç karşısında belirli bir ölçüde dayanabilme yeteneğidir.
B-) Çabukluk
Sinir ve kas sistemini yüksek hızla kasılmasıyla bir dirence karşı koyabilmesi ve onu yenebilme yeteneğidir.
C-) Dayanıklılık
Uzun süre devam eden yüklenmelerde yorgunluğa karşı koyabilme yeteneğine dayanıklılık denir.
D-) Esneklik
Kişilerin hareketlerini eklemlerini müsaade ettiği oranda geniş bir açıdan ve değişik yönlerde uygulayabilme yeteneğidir.
E-) Beceri
Hareketin uygulamasına katılan iskelet kasları, eklemler ve merkezi sinir sisteminin uyumlu bir biçimde çalışmasına denir.
Oyunlar çocukların fiziksel yönden sağlıklı gelişmelerine büyük katkı sağlarlar. Doğumundan sonra kollarını, bacaklarını sallayan çocuk geliştikçe değişik hareketler yapmaya başlar. Bu hareketler zamanla oyunla birlikte veya oyun içerisinde yapılmaya başlar. Elindeki emziğini veya çıngırağını sağa sola sallayıp, emeklerken önüne konulan bir şeyi yakalamaya çalışan çocuğun yapmış olduğu hareketler onun fiziksel yönden sağlıklı gelişimine katkı sağlar. Daha ileri ki yaşlarda oynadığı koşma kovalamaca, taş, ağaç vb. şeyleri fırlatma, atlama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel gücü gerektiren oyunlar çocuğun vücudunun düzgün ve orantılı gelişimini sağlar. Kemik, kas yapısının gelişmesine, vücuttaki artı yağların erimesine, sindirim ve boşaltım organlarının sistemli bir şekilde işlemesine yardımcı olur. Sürekli hareketsiz kalan bir çocuk, oynayan akranına göre daha hantal ve daha sağlıksız gelişim gösterir. Sekerek oynanan seksek, çizgi türü oyunlar vücudun denge unsurunu geliştirir. Her oyunda gerilim vardır. Bütün oyuncular bu gerilimin içine girerler. Yarışmalı oyunlarda gerilim en yüksek düzeyine ulaşır. Fiziksel ve ruhsal yönden güçlü olan kazanır. Oyunlardaki güç daima oyunun kurallarına göre kullanılır. Bu anlamda güçlerin kontrolü altına konması söz konusudur. Oyun sırasında gerçekleştirilen güç kontrolü çocukların ileri ki yaşamlarında da olumlu yönde etkili olur. Oyundaki güç kontrolünü düzenli tutması çocuğun fiziksel gücünün sınanmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur.

Oyunun Çocuğun Dil Gelişiminde Etkisi
Oyun, çocuklarda ifade edebilme, anlatma gelişimine de büyük katkı sağlar. Elindeki çıngırağı, topu vb. şeyleri oynayan çocuğun sevinç ve kızgınlığını belirtmek için çıkardığı sesler onun ilk konuşmalarıdır. Anlamsız çıkarılan bu sesler zamanla anlamlı hale dönüşmeye başlar. Önceleri düz sesler, ardından tek ve iki heceli büklümsüz sesler çıkartan çocuk zaman içerisinde konuşma yetisini geliştirir. İki üç yaşlarında kendi bebeği ile oynayan çocuk, bebekle konuşur, ona ninni söyler, uyutmaya çalışır. Dört-beş yaşlarında akranlarıyla oynarken aldığı role uygun konuşmaya çalışır. Beş yaşından sonraki oyunların tamamında çocuklar birbiriyle diyalog kurarlar, bazılarında şarkı, tekerleme, yanıltmaç söylerler. Bütün bu yapılan şeyler çocukların dil gelişimini olumlu yönde etkiler. Özellikle sayışmacalar, oyun içindeki söylenen tekerlemeler, şarkılar, türküler, anlatılan masal ve hikayeler çocukların topluluk karşısında sıkılmadan konuşmasına, düşündüklerini düzgün ve yanlışsız anlatmasına katkı sağlar. Masal tekerlemeleri, ezgili oyunlardaki şarkılar, karşılıklı diyaloglar, çocukların ses tonu, vurgu, durak ayarlamalarını yapabilme yeteneklerini geliştirir ve ileri ki yaşlarda düzgün, etkileyici konuşabilme alışkanlığını kazandırır.


Oyunun Çocuğun Zeka Gelişimine Etkisi
Oyunun özgür bir ortamda özgürce oynanan, isteğe bağlı bir eylem olduğunu belirtmiştik. Oyundaki özgür ortam çocuğun zeka gelişimine de etki etmektedir. Oyun içerisinde karşılaşılan problemlerin yine oynayanlar tarafından çözülmesi çocukların problemleri çözme yetilerinin dolayısıyla da zekalarının gelişimine yardımcı olmaktadır. Birçok oyun düşünceye dayanmakta, karşıdakini akılla yenebilme temel kuralını taşımaktadır. Mangala, Pıç, Altıev, Üçtaş, Dörttaş, Dokuztaş, Onikitaş oyunları, sadece zeka ile ilgili oyunlardır. Bu oyunlarda, oyuncu kendi oyununu oynarken karşıdaki oyuncunun da ne oynayacağını bilerek oynar. Oyuncu oyunda dikkatini yoğunlaştırmak ve oyunu iyi izlemek zorundadır. Beyin, organları bu yönde organize eder.









Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/anne-ve-cocuk/116790-oyun-kavrami-ve-oyunun-cocugun-gelisimi-uzerindeki-etkisi.html#ixzz1qOjs9siY sayfasından alınmıştır.

oyun nedir?

Bir anne-babanın çocuğuna vereceği en önemli ilk şey sevgidir. Anne-babalar çocukları daha dünya ya gelmeden önce biraz olsun kendilerini eğitmeli (dergi, kitap, ana-baba okulları, TV, internet vs.), yayınları takip ederek çocuk yetiştirme sanatını öğrenmeleri gerekmektedir. Yeni dünyaya gelecek olan çocuğun her türlü sorumluluğuna hazır olmalıdırlar. Her anne-baba çocuğunu sever, doğumdan itibaren tüm imkânlarını kullanarak ona bir şeyler öğretmeye, en iyiyi vermeye çalışırlar.

Oyun; çocuğu yetişkin hayata hazırlayan en etkin yoldur. Çocuğun en önemli eğitim araçları oyuncaklarıdır. Oyun ile insan ilişkileri, yardımlaşma, konuşma, bilgi edinme, deneyim kazanma, psiko-motor gelişimi, duygusal ve sosyal gelişimi etkilediği gibi, zihin ve dil gelişimini de etkiler. Yetişkinler gözüyle oyun, çocuğun eğlenmesi, oyalanması, başlarından savmak için bir uğraş olarak görürler, oysa oyun, çocuk için ciddi bir iştir. Çocuk oynadıkça becerileri artar, yetenekleri gelişir. Çevresini, bilinmeyenleri tanır, kendisi için anlaşılır duruma getirir.


Çocuk oyun oynarken özgürdür, kuralları kendi koyar-bozar, yetişkinlerin kısıtlamaları yoktur. 3-6 yaş arası çocuğun en önemli dönemidir. Durmadan soru sorar "bu neden, niçin, nasıl?" sorularına yanıt isterler. Öğrenme açlığı mevcuttur, her şeyi bilmek isterler. Enerjiktirler, yorulmak nedir, bilmezler. Onları anlayın, sabırla yanıtlayın, yanıtlarınız kısa, net ve anlaşılır olsun. Çocuklar oyuncaklarla oynamayı severler, ancak oyuncakların iyi davranışların karşılığında ödül, anne-baba sevgisinin kanıtı olarak kullanılması yanlış olup, kesinlikle kaçınılması gereken bir tutumdur. Oyuncaklar çocuk gelişiminde büyük bir yer tutarlar, ancak bize sarılmaz, sevmez ve öpemezler. Ne kadar meşgul olursanız olun, çocuğa ayıracak olduğunuz birkaç zaman diliminde onunla sohbet etmeniz, ona sarılmanız, yerlerde yuvarlanmanız, onun oyuncakları ile oyun oynamanız onu mutlu edecektir. Okulda, ertesi günü keyifle arkadaşlarına, öğretmenine veya diğer başka kişilere anlatacak olduğu bir an yaşatacaksınız. Çocuğunuza "lütfen" demeyi öğretin. Siz onun oyuncağının yerini değiştirirken veya alırken izin isteyin. Çocuklar kurdukları oyunlarda hep büyükleri taklit ederler. Yaptığınız her olumlu davranış, ona iyi ya da kötü yönde etki edecektir.


 http://www.anaokullu.com/oyun/ sayfasından alınmıştır.